Şebnem serideki asıl kahramanımız ve romanda asıl kahraman devreye girdiğinde bağlanma stilleriyle birlikte kişilik şemaları da devreye giriyor. Zira serinin ikinci kitabında olduğu gibi Şebnem’in ağzından yazıldığını düşünürsek yazarın karakter hakkında oldukça detay vermiş olduğunu tahmin edebiliriz.
Şebnem, babası inşaat mühendisi ve annesi hemşire olan ve çok güzel bir çocukluk geçirmiş bir kız çocuğu iken, babasının başından geçen ani bir iş kazası sonucu hayatı alt üst olur. Babası bozulan vücut bütünlüğünün, psikolojik bütünlüğünü dağıtmasından ötürü, hayatı anne kıza zindan eder. Annenin, babasını amcasıyla aldatması ve Dahi Şebnem’in buna şahit olmasıyla başlayan sadakatsizlik silsilesi annesinin evi terk etmesiyle son bulur.
Burada bakım veren ebeveynlerin birden bakımı kesmesi söz konusudur. Birkaç ay babaanne tarafından bakım sağlanmış, ancak o da oldukça zorbalıkla sağlandığından çocuk üzerinde pek çok şemanın olumsuz anlamda kuvvetlenmesine sebep olmuştur. Daha sonra bakımın gözle görülmeyen kısmını komşuları Vatuş üstlenmiştir. Ancak doğru ifade etmek gerekirse Şebnem yatılı okula başladığı günden itibaren ve sonrasında kendi bakımını, dahası babasının bakımını tek başına üstlenmiştir.
Bu durum çok tipik bir kaygılı/kararsız bağlanan bir kişiyi ilmek ilmek büyütmüş ve sahneye çıkarmıştır. Bunun dışında roman boyunca Şebnem’in sahip olduğu en önemli karakter şemasını da seçebiliyoruz. Buna ilişkin Osman’dan da bahsederken üzerinden geçeceğimiz şemaları ele alalım derim:
Alan I:
Ayrılma ve Reddedilme
Ayrılma ve reddedilme alanı altındaki şemalar tipik olarak mesafeli, soğuk, dışlayıcı, esirgeyici, ani patlayıcı tepkilerin olduğu veya taciz edici aile ortamlarındaki erken yaşantıların sonucudurlar.
1.Terk edilme/ İstikrarsızlık
2.Şüphe / Kötüye Kullanılma
3.Duygusal Yoksunluk
4.Kusurluluk / Utanç
5.Tecrit Edilme / Yabancılaşma
Alan II:
Bozulmuş Özerklik ve İş Yapma Becerisi
Tipik aile kökeni küçük düşürücü, çocuğun güvenine zarar verici veya aşırı koruyucudur.
Veya çocuğun aile dışındaki davranışlarını desteklemekte bir yetersizlik vardır.
6.Bağımlılık / Yetersizlik
7.Beklenmedik Olaylar Karşısında Dayanıksızlık
8.Yapışıklık / Gelişmemiş Benlik
9.Başarısızlık
Alan III: Zayıf Sınırlar
Bu şemaları olan kişilerin aileleri tipik olarak aşırı hoşgörülü, aşırı düşkün, yönlendirmenin çok az olduğu veya sorumluluk alma, işbirliği gösterme ve amaç saptama ile ilgili olarak uygun terbiyenin verilmediği ailelerdir.
10.Haklılık / Görkemlilik
11.Yetersiz Öz-Denetim/Öz-Terbiye
Alan IV: Başkaları Yönelimlilik
Aile tipleri çocuğun sevgi, onay ve ilgi kazanmak için kendi ile ilgili önemli duyguları veya ihtiyaçları bastırmak zorunda olduğu koşullu kabuller üzerine dayanır. Bu ailelerin çoğunda ebeveynlerin duygusal ihtiyaçları ve istekleri veya sosyal statüleri çocuğun özgün ihtiyaçları ve duygularından daha önemlidir.
12.Boyun Eğmek – Geri Çekilmek
13.Kendini Feda Etme
14.Onay Arama / Kabul Arama
Alan V: Aşırı Duyarlılık ve Baskılama
Tipik aile tipleri ise katı ve sıklıkla cezalandırıcıdır. Başarı, görev, mükemmeliyetçilik ve kurallara uyma ve yanlışlardan kaçınma, eğlenceye ve gevşemeye hâkim olma temalarının yoğun olduğu ailelerdir. Genellikle her an dikkatli ve alarmda olunmazsa bir şeylerin kötü gideceğine ilişkin kötümser hisler ve endişe duymaya
bir eğilim vardır.
15.Karamsarlık / Hataya Katlanamama
16.Aşırı Sorumluluk / Duyguları Bastırma
17.Acımasız Standartlar / Aşırı Eleştirellik
18.Cezalandırıcılık (Acımasızlık) (2)
Şebnem’de yukarıda gördüğümüz şema biçimlerinden «Alan I» olarak tanımladığımız grup olan ayrılma reddedilme dediğimiz daha çok bağlılıklarla ilgili şemalardan terk edilme ve duygusal yoksunluk şemasının roman boyunca çok fazla ön plana çıktığını görürüz. Bu şema o kadar baskındır ki Şebnem terk edilmekten o kadar korkar ki sürekli kaçar. Bu sebeple romanda kaçıngan mı yoksa kaygılı biriyle mi karşı karşıya olduğumuzu anlamakta güçlük çekeriz. Ancak kaçıngan ve kaygılı bireylerin karakteristik özelliklerine baktığımızda Şebnem’in kaygılı/kararsız bireylerin karakteristik özelliklerine daha yakın karakteristik özellikler sergilediğini görürüz. Romanda bahsedildiği kadarıyla bu özellikler:
- Kaygılı/Kararsız bağlanma stiline sahip bireyler, çoğunlukla eşlerine onların olduğundan daha fazla oranda yakınlaşma ihtiyacındadırlar, bununla birlikte eşlerini de kendilerine yeterince yakın olmamakla suçlarlar.
(bu durumu Ali’yle olan ilişkisinin her safhasında görebiliriz. Osman’la olan ilişkisi farklı dinamikler içermektedir)
- Terk edilme korkusu bu bağlanma stilinin en belirgin özelliklerindendir.
3.kitap sayfa 306* Osman ile Gün arasında geçen bir konuşmadan alıntı: …”İyileşeceksin dedim, Şebnem’i üzmeyeceğimi göreceksin, o beni istese de istemese de. O seni istiyor dedi, ama bir gün incitirsin diye korkuyor”.
- İlişkileri derin bir biçimde yaşanmakla birlikte kısa sürelidir.
- İlişkilerinde beklentilerinin karşılanmadığı duygusu ve doyumsuzluk yaşarlar, eşlerinin davranışlarına karşı da kötümser bir bakış açısına sahiptirler.
- Bir kayıp (ölüm, ayrılık ya da boşanma gibi) sonrası yoğun bir acı duyarlar. (Gün’ün ölümü, babasının ölümü, Vatuş’un ölümü)
- Kendilik saygıları değişkenlik gösterir.
- Çeşitli alanlarda başarı hayalleri kurarlar, ancak, belirli bir performansı göstermekte güçlük çekerler.
- Yeme bozukluklarına eğilimlidirler. (istifra alışkanlığı)
- Ebeveynlerini zorba ve adaletsiz olarak değerlendirirler.
- Sosyal ilişkilerinde kaçınan bağlanma stiline sahip bireylerdeki kadar yüksek olmamakla birlikte reddedilme kaygısı duyarlar.
- Romantik ilişkilerinde kıskançlık ve güvensizlik gösterirler. (Bu kıskançlıklara romanda özellikle değinilir)
- Kişilerarası ilişkilerde yoğun bir öfke yaşarlar.
- Ayrılık ve ölüm korkusu baskındır. (Özellikle son kitapta ölümle burun buruna geldiğinde bu korkuyu daha net hissederiz)
Osman ise aslında serinin ikinci büyük karakteridir. Belki Şebnem gibi, seriye damga vuran şah gibi başkarakter değildir ama vezir kadar ikinci ama en büyük karakterlerden biridir. Öyle ki Ayfer Tunç bundan sebep üçüncü kitabı yazarak Osman’la ilgili oluşacak önyargıları kırmak için ve onunla okuyucuya empati yaptırmak için üçüncü kitabı yazmıştır.