Distopya nedir, distopya kavramı ve birkaç farklı distopik romanı inceleyeceğiz.
Distopya kelimesi yazılı tarihimizde ilk defa John Stuart Mill tarafından kullanılmıştır.
Filozof ve ekonomist olan Miil’in bu kelimeyi ütopyanın tersi manasında değil “kötü bir yer” olarak kullandığı düşünülmektedir.
Yunanca bir ön-takı olan dys/dis, “kötü”, “hastalıklı” anlamını taşır.
Totaliter yapıların yükselmesi, sanayi devriminin insanı bir meta olarak, bir üretim aracı olarak görmesi sonucu distopik eserler ortaya çıkmıştır.
Distopya Örnekleri
Cesur Yeni Dünya
Birinci dünya savaşı ve sonrasında 1929 yılında yaşanan ve etkileri bütün dünyayı saran büyük buhranın ardından 1932 yılında yazılan, distopya nedir sorusunun en güzel örneklerinden olan Cesur Yeni Dünya (Brave New World) 26. Yüzyıl Londra’ sında geçer. Cesur Yeni Dünya’da hayat, keyif ve mutluluk üzerine kurulmuştur. Bu mutlu dünyada insanlar kuluçka makinelerinde üretilerek dünyaya getirilmekte, bireyler içinde bulunduğu düzene karşı uyumlu ve mutluluğa şartlandırılarak yetiştirilmektedir. Eleştirmeyen, tepki vermeyen soru sormayan, öfke, sevinç, üzüntü gibi duyguları hissetmeyen robotlaştırılmış bir toplum yaratılmıştır.
Bu dünya dışında yabaniler- vahşiler diye adlandırılan başka dünya bulunmakta ve burada insanların biyolojik doğumla dünyaya geldiği, aile kavramanın bilincinde olan, kavga ve isyan eden, toplumu ve sistemi eleştiren ve son tahlilde hisleri olan topluluk bulunmaktadır.
Kitabın en önemli özelliği bu iki topluluk arasında okuyucuyu bir çelişki içerisine sürüklemesidir hissiz ve sorunsuz bir toplum mu ? Hisleri olan ancak bir çok sorunu da olan bir toplum mu ?
Swastika Geceleri
Almanyada Nazizmin bütün özgürlükleri yavaş yavaş yok etmesiyle ve ikinci dünya savaşının ayak seslerinin duyulmasıyla Katharine Burdekin tarafından distopyanın bir diğer örneği olan Swastika Geceleri 1937 yılında yayınlanmıştır. Kitapta Nazizm Almanyada iktidara gelmesinden yedi yüz yıl sonra eğer ki Hitler zafer kazanırsa nasıl bir dünya olacağı anlatılmaktadır. Kitabın önemli özelliği Hitler’in daha hayatta ve çok güçlü olduğu bir dönemde kitabın yayınlanmasıdır. Diğer taraftan yazar Nazi yanlılarından korktuğu için 30 yıl kadar gerçek ismini açıklamamıştır.
İkinci dünya savaşının ardından Amerika ve Rusya arasında başlayan Komünizm ve Kapitalizm karşıtlığının doğurduğu soğuk savaş dünyada sürekli bir gerilim ve savaş halini ortaya çıkarmıştır.
1984
Bunun yansımaları sonucu distopya türünün en önemli eserlerinden birisi olan 1984 kitabı, George Orwell tarafından 1949 yılında yayınlanmıştır. Kitap 1984 gibi yakın bir geleceği tasvir etmesi ile Cesur Yeni Dünya ve Swastika Geceleri’nden ayrılmaktadır. Kitapta özgürlüğün olmadığı, yaşam kalitesinin neredeyse hiç olmadığı, bireysel ve toplumsal zevklerin yasak olduğu ve bütün bunları gözleyen “BÜYÜK BİRADER”in olduğu bir toplumu anlatır. Bunlara rağmen toplumda yaşayanlar geçmişten çok daha iyi bir toplumda yaşadığına inandırılmıştır.
Yukarıda kısaca değindiğimiz distopya örneklerinden de anlaşılacağı üzere distopya nedir, distopik eserler neyi anlatır sorusunun cevabı baskıcı rejimlerin bireyler üzerinde yarattığı umutsuz bir dünyanın resmedilmesidir. Ancak her distopya kitabı diğer tarafıyla bir uyarıcı görevi de görür. Topluma özgürlüklerin, bireyin, duyguların ne kadar önemli olduğunu anlatır. Bu tarafıyla öğretici ve düşündürücü metinlerdir.