GERMINAL
Roman, çalışma şartlarından şikayetçi olan maden işçilerinin grev öyküsünü konu alır. Romanın birincil karakteri Etienne’in hayatını kazanmak için, bir maden şehri olan Kuzey Fransa’daki Montsou’ya gelmesiyle hikaye başlar.
Etienne’nin Gelişimi
Etienne, Montsou’ya geldiğinde çalışkan ve idealist bir genç portresi çizer. Ayrıca natüralist romancıların çokça kullandığı; kendisine miras kalan kalıtımsal özelliklerinin olduğuna inanır. İçkinin etkisindeyken nefretten patlayabilme ve öldürme güdüsü… Bu noktadan sonra genel anlatının dışında birincil karakteri bir büyüme romanı okur gibi gözlemleyebiliriz. Büyüme romanı; seçilen karakterin çocukluktan yetişkinliğe doğru ilerleyen sürecinin anlatıldığı romanlardır. Bu romanda ise Etienne’nin gelişimine ve değişimine tanık oluruz. Anarşist Rus göçmen Souvarin ile tanıştıktan sonra sol görüşlü kitaplar okumaya başlar. İlk başta Sosyalist fikirleri basitçe algılarken sonraları bilginin heyecan verici etkisini üzerinde hisseder. Nihayet, Roman boyunca anlatılan kötü yaşam şartlarının olduğu işçi mahallesinde patlak veren ve kırılma noktası olan bir greve liderlik eder.
Emile Zola’nın Anlatımı
Grevin başlamasıyla birlikte işçi mahallesindeki yoksulluk daha da artar ve dehşet verici boyutlara ulaşır. Yazar, hikayeyi bütün çıplaklığıyla ortaya döker. Hafızalara kazınacak şekilde tasvir eder. Özellikle grevdeki kalabalığın, acımasız başkaldırısını, grevin başladığı andan itibaren, ağır işleyişe rağmen tepetaklak ederek aynı hızda tutmayı başarmıştır. Ancak yazar bazı kısımlarda bu güzel akışı sekteye uğratabilecek müdahalelerde bulunmuştur:
“Dört bir yandan küfürler yağmaya başladı, bazıları nerdeyse alçağın üzerine atılmak üzereydi. Olacak iş miydi bu! Bir gün önce kendileriyle birlikte yemin etmişti, oysa şimdi arkadaşlarının yanında, madende buluyorlardı onu! Kimseyi iplediği yoktu besbelli!
(Syf 340)*1
Okur, burada akışın yükseldiği bir noktada karakter üzerinde kendi yorumunu yapmaya hazırken, yazar müdahale ederek bunun önüne geçer. Her ne kadar okur, aşağı yukarı yazar ile aynı fikirde olsa bile yazar kendi fikrini beyan ederek okurun alanına müdahil olmuştur.
Genel Bağlam
Maden sahipleri sosyalizmi Tanrı’nın cezası olarak tanımlar. Sosyalizm onlara göre bir salgın gibi yayılmaktadır. Yardım sandığı fikri işverenler tarafından kendilerine yöneltilen bir silah olarak algılanır. Çünkü sandık, direniş giderlerini karşılayacak yegâne kaynak ve işçilerin güvencesidir. İşletme sahipleri Enternasyonal’i de suçlamaktan da geri durmazlar. Onu, Toplumun altını üstüne getirmek isteyen bir çapulcu sürüsü olarak adlandırırlar. Kitabın bu bölümünde topluluk olarak hareket etmenin, sendikalaşmanın önemine vurgu yapılır. Maden işçileri çalışma şartlarından şikayetçi oldukları için grev yaparlar. Grev başladıktan sonra işçilerin kötü olan yaşam şartları daha da kötüleşir. Yardım sandığındaki para yetersiz olduğu için aç kalan işçi mahallesi, bir süre kaderlerine razı olarak bir ruhani liderden ya da keşişten farksız yaşarlar. Bu sürede yaptıkları tek şey tevekkül ederek grevin başarıya ulaşmasını beklemek olur. Açlık baş döndürmeye başladıktan sonra yürüyüşler protestolar başlar, grev daha ciddi bir hâl alır. Durum kontrolden çıkınca eylem asker tarafından bastırılır ve grev başarısızlıkla sonuçlanır. Başarısızlığın sebepleri ise insana dair şeylerdir. İnsanın en büyük engelinin yine kendisi olduğunu görüyoruz. Yardım sandığı fonunda yeterli para olmadan bir heyecanla greve başlanmış, kimi işçiler konforundan vazgeçemedikleri için madende çalışmaya devam etmişlerdir. Tabi greve liderlik yapan Etienne’nin eğilimlerini de unutmamak gerekir. Herkes tarafından tanınan birisi olduktan sonra içten içe kentsoylu insanlara özenmesi, insanın gücü elinde tuttuktan sonra önceki kişiliği ile çatışmasını anlatır niteliktedir.
Voreux Madeni
Voreux Madeni romanda aç gözlü, insanları yutan bir kuyu olarak tasvir edilir. İşçi mahallesinde yaşayanların tek geçim kaynağıdır. Yaşamlarını sürdürmek için her sabah o kuyuya girmek zorundadırlar. Çalışma şartlarını iyileştirmek için bu canavara karşı birlik olurlar. Grev devam ederken madenin ayakta kalması ve yutacağı işçileri beklemesi, anlatıyı kuvvetlendirmiştir. Grevin başarısızlığa uğraması ile Voreux Madeni’nin yerle bir olması ise ileride her şeyin sil baştan başlayacağına dair bir işaret fişeği gibi:
“Artık her şey bitmişti, kovuğunda çöreklenip yatan, insan etiyle beslenen canavarın derin ve ürkünç soluğu duyulmaz olmuştu. Voreux olduğu gibi toprağa gömülmüştü.” (Syf 496)*2
(*1, *2 İş Bankası Yayınları Bertan Onaran Çevirisi.)